Motivasyon ve Mükemmeliyetçilik

Bir çoğumuz gelecek yıl için planlar yapıyoruz.  Yapılan planlar bizi mutlu ediyor, belki de gelecek yıl için motive ediyor peki çocuklarımızı okula ve hayata karşı neler motive ediyor?

Motivasyon nedir? Çocuğumuzun ve bizlerin motivasyonunu neler etkiler? Bu sayımızda bu soruların cevaplarını arayacağız.

Motivasyon, bir amaç için bizi harekete geçiren ve hedefe ulaşana kadar bize yardım eden içsel güçtür. Bu güç bizi mutlu eder, hayata ve sorunlara karşı yeniden yeni denemeler yapma gücü verir. Bu gücün kaynağı içselya da dış etkili olabilir. Son dönemlerde motivasyona ilgi ve konuya duyulan ihtiyaç artmıştır. Önceleri sorun olarak düşünülmeyen motivasyon problemleri günümüzde iş ve okul yaşamının önemli konularından biridir.

(daha&helliip;)

Çocuklarımızı Dayanıklı Yetiştirmek

Hepimiz mutlu çocuklar yetiştirmek istiyoruz, elimizdeki tüm imkanları kullanarak zorluk yaşamamaları için çabalıyoruz, daha iyi bir insan olmaları için örnek oluyoruz. Onlara huzurlu, mutlu bir hayat sunuyoruz. Çevrede ise birbirine zarar veren, haksızlığa uğramış, sinirli insanlar çocuklarımıza kurduğumuz kusursuz dünyayı bir anda yıkıyor. Çocuklarımızın duygusal olarak dayanıklı olması için yapmamız gerekenler neler olabilir?

(daha&helliip;)

Çocuklara Sorun Çözme Becerisinin Kazandırılması

İletişimin temelini oluşturan sorun çözme ile her yerde karşılaşıyoruz. Evde, işte, sokakta insanlarla beraberiz ve zaman zaman sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunları farklı şekillerde çözmeye çalışıyor ve çocuklarımıza da örnek oluyoruz.

Çocuklarımız bizlerle doğdukları andan itibaren iletişim kurmaya başlar, araştırmalar çocukların anne karnında ebeveyni ile iletişim kurduğunu söylüyor. Bu iletişim çocuklarımızın hayatını şekillendiriyor. Bizlerin sorunları çözmede kullandığımız yöntemler de çocuklarımızın sorun çözmede kullandıkları yöntemlerle çoğu zaman aynı. Peki çocuklar ne gibi sorunlar yaşıyor ? Bunları nasıl çözümlüyor?

Davranış Bilimleri Enstitüsünün geçtiğimiz günlerde yaptığı bir incelemede çocukların karşılaştıkları sorunların en yaygın olanlarını kıskançlık, ders çalışma, öfke ve akran zorbalığı olduğunu söylemektedir. Bu sorunlar çocuklarımızın hayatında derin yaralar açabiliyor. Bu sorunları çözümlerken ise genelde ailesinde ya da çevresinde gördüğü sorun çözme metotlarını kullanıyor. Çocuklarımıza iyi örnek olarak veya hayata farklı bakmasını sağlayarak sorun çözme konusunda yardımcı olabiliriz.

 

  • Çocuklara hayata nasıl bakacağını bizler öğretiriz. Bazı ebeveynler hayata siyah-beyaz bakmayı öğretir çocuklarına. Ya doğrular vardır hayatta ya da yanlışlar. Yanlış yaparsanız bu kötüdür her zaman, doğru yaparsan da ödülü hak edersiniz. Bazı ebeveynler ise siyahın beyazın yanında grinin tonlarını da görmeyi öğretir çocuklarına. Siyah ders çıkarabildiğin sürece çok da kötü değildir aslında. Hatalar büyütür çocukları da, büyükleri de diyebilir. Hayatın farklı tonlarını çocuklarımıza gösterebilmeliyiz. “Ya kaybet ya da Kazan” (Sen kazan-ben kaybedeyim ya da sen kaybet- ben kazanayım) anlayışı yerine “Kaybeden yok” anlayışı ile hayata daima olumlu bakabilmeli çocuklarımız. Bu anlayış, kendi sorunlarına kendi çözümlerini bulmalarının sorumluluğunu kabul etmeleri için çocukları yüreklendirmektedir.

(daha&helliip;)

Yalanlar ile ilgili Gerçekler

Bütün çocuklar bazen yalan söyler. Önemli olan konu büyümeden ve alışkanlık haline gelmeden nasıl çözümleneceğidir.

Kirlettiği yerler için, ablası ya da abisi okulda olduğu halde onu suçluyor ya da sürekli olmadığını bildiğiniz hikayeler mi anlatıyor?

Çocuklar rol yapabilir, bazı şeyleri anlatırken değiştirebilir. Bu bilerek birilerini kandırdıklarını mı gösterir?

Bir çok ebeveynin aklını karıştıran bu sorunun cevabını McGill Üniversitesi araştırdı. Araştırma sonucunda küçük yaşlarda yalan söylemenin çocuğun kişisel gelişimi için dönüm noktası olduğu bulgulandı.

Konuyla ilgili yapılan bir çok araştırma da çocukların küçük yaşarda gerçek ile hayali birbirinden ayıramadığını ve sadece istediğini söylediğini bu durumun zamanla gerçekle hayali ayırt etmeye başlayarak doğruları bulmalarını sağlayacağını gösteriyor.

Yalan söylemek bir çocuğun elbisesini kendi başına giymeyi öğrenmesinden farklı değildir.

(daha&helliip;)

Çocuklarda Dil Gelişimi ve Bize Anlattıkları

Çocukların konuşmaya başladıkları aylar hem ebeveynler hem de biz eğitimciler için önemlidir. Dinleyerek öğrendikleri, dil-dudak-damak gelişimi konuşma için hazırdır. İstediklerini, istemediklerini bizlere daha kolay anlatabilecektir. Geç mi konuştu, erken mi konuştu? Konuşmasının doğru gelişmesi için neler yapılabilir? Çocukların dil gelişimini iki ana gruba ayırıyoruz. Bunlardan ilki dil öncesi dönem bu Devamı…

Çocuklarda Depresyon

Daha çocuk ne depresyonu?
Üzülecek ne var sen daha çocuksun, oyna arkadaşlarınla?
Ben senin yaşında olsam… gibi cümlelerle çoğumuzun bir türlü çocukluk çağına yakıştıramadığı bu durum neden ve nasıl ortaya çıkıyor?

 

  • Çocuklar gerçekten depresyon geçirebilir mi?

Ne yazık ki evet. Çocuklar anlamlandıramadıkları yoğun ya da karışık olaylar sonucu depresyon geçirebilirler.

  • Çocuğum mutsuz acaba depresyonda mı?

Çocukların sürekli mutlu olması beklenemez, tabii ki üzgün ya da sessiz günler de geçireceklerdir. Sadece üzgün ya da sessiz durması depresyonda olduğunu göstermez.

(daha&helliip;)

Özgüvenli Çocuk Yetiştirmek için 10 Öneri

Özgüveni yüksek ve yaptıklarından emin olan başarılı kişilerin bu özellikleri çocukluklarında şekillenmiştir.

Özgüven kendiniz hakkında nasıl düşündüğünüz ve kendinizi ne kadar değerli gördüğünüzdür. Aslında özgüven başkaları için anlam ifade etmeyecek öznel bir değerlendirmedir. Bu öznel değerlendirme bizim davranışlarımızda, hareketlerimizde ortaya çıkar, başkaları tarafında ancak bu şekilde fark edilir.

Özgüvenin önemi Amerika’da 1960’lı yıllarda tüm okullara konuyla ilgili ders konacak kadar irdelendi.

Özgüven nasıl oluşur?

Özgüvene doğumumuzla sahip olamayız. Bebeklik döneminden itibaren ilerleyen bir özelliktir. Özgüvenin ilerleyişi 10 yaşa kadar devam eder.

Özgüven gelişimini neler etkiler?

Çocuğun özgüvenini en çok etkileyen anne-babadır.  İkincil etkileyenler ise içinde yaşadığı çevre ve toplumdur. Yaşanan hayal kırıklıkları, travmalar, baskıcı ve aşırı himayeci yetiştirme, yanlış yönlendirmeler özgüveni zedelemektedir.

(daha&helliip;)

Daha Zeki Büyümek için 20 Basit Öneri

Bebeğin gelişiminde en önemli dönemin ilk yıllar olduğu bilinen ve gözlemlenebilen bir gerçektir. Bebeğin zeka gelişimi ile yapılan çalışmaları sizler için inceledik.

 

  1. Göz kontağı kurun. Çocuğunuzla göz kontağı kurmanız duygusal gelişimi için çok önemlidir. Size daha iyi tanımasını sağlayacaktır.
  2. Dilinizi çıkarın. Çalışmalar gösteriyor ki 2 günlük bebek, basit yüz hareketlerini taklit edebileceğini gösteriyor. Bu durum erken sorun çözme ile ilişkilendiriliyor. Çeşitli yüz mimiklerini taklit ederek oyun oynayın.
  1. Aynaya bakalım. Aynaya bakıp kendini tanımasına izin verin. Araştırmalar bebeklerin önceleri karşısında başka biri olduğunu düşündüğü iddia ediyor. Kendini tanıması için küçük ama kullanışlı bir araçtır. Zamanla kendi gülüşünü ve hareketlerini anlamlandıracaktır.
  1. Konuşalım, şarkı söyleyelim. Çocuklarla yapılan konuşmalar bebeğin dil gelişimi, sosyal ve psikolojik gelişimi için bir gereksinimdir. Şimdi ışığı açıyorum, ya da şimdi şarkı söylüyorum gibi konuşmalar sebep-sonuç ilişkisinin de gelişimini sağlayacaktır.
  1. Farkları bulma. Çocukluğumuzda yapmaktan keyif aldığımız farkları bul oyununu şimdi neredeyse bebeklerle birlikte yapıyoruz. Büyük parçalardan oluşmuş resimlerdeki farkları birlikte bulabilirsiniz.
  1. Eğlenceli yüzler. Birlikte resimlere bakıp yakınlarınızın isimlerini anımsamasını isteyebilirsiniz. Sosyal gelişimini hızlandıracak, hafızasını kullanmasını sağlayacaktır.

(daha&helliip;)

Çocuklar için Bir Yaratıcı Yazı Atölyesi Çalışması

2. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu Gelişmeler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Kitabından alınmıştır.

GİRİŞ

Nermin KALYONCU

Yavuztürk İlköğretim Okulu Sınıf Öğretmeni

Sadık Burak DAĞLI

Yavuztürk İlköğretim Okulu Sınıf Öğretmeni

“Bizde genellikle, çocukların karşısına geçerek, herhangi ders dalından herhangi bir konuyu eze eze anlatma yöntemiyle öğretim yapılır. Daha doğrusu öğretim yapılıyor sanılır. Kendi yargılarını kullanma, olay ya da fikirleri kendi süzgeçlerinden geçirme fırsat ve alışkanlığı hiç bir zaman çocuklarımıza verilmemektedir. Gereksiz görülür bu. Konuşmak, hikmet savurmak hepten öğretici durumda olanların hakkıdır. Onlar her şeyi en iyi şekilde bilirler. Öğrenciler bir sürü gibi toptan ele alınır.” (MAKAL,1960)

1960 yılından günümüze kadar, eğitimde bir çok değişiklikler yapılmıştır. Amaç, çocuğun eğitimde merkeze alınmasını sağlamak, konuşan ve kendi yargılarını kullanabilen öğrenciler yetiştirmek olmuştur. Türkçe ders programına bakıldığında, yazı derslerindeki çalışmaların bu amaçla belirlendiğini görmekteyiz. Aşağıda, ikinci ve beşinci sınıflar için uygulanacak çalışmaları buna örnek olarak yer vermek istiyoruz. (ÖZDEMİR, 1987)

(daha&helliip;)

Okula gitmek istemiyor mu?

 Okullar açılalı neredeyse bir ay oluyor, aldığım en yoğun mail konusu “okula gitmek istemiyor” başlığı altında toplanabilir.

Gelen bir kaç maili sizinle paylaşmak istiyorum.

  • Biz işe gideceğimiz zaman bizden once kalkardı, bakıcısını beklerdi. Şimdi evde bilerek gürültü yapıyoruz, uyanmıyor hatta rahatsız bile olmuyor.
  • Her sabah kalktımızda karın ağrısı ile uyanıyoruz. Okula gitmek istiyor ama karnım ağrıyor anne istersen gidebilirim deyince once öğretmenini sonra servis şöförünü elimde olmadan arıyorum

 

(daha&helliip;)